• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • TÜRKELLİ DERNEK
    • Hoş geldiniz.
    • TÜRKELLİ DERNEK
    • Gurbettekilerin mekanı
    • TÜRKELLİ DERNEK
    • Yanınızdaki dost
    • TÜRKELLİ DERNEK
    • Sıla hasreti çekenlerin sitesi
    • TÜRKELLİ DERNEK
    • Sizi de bekleriz.
    • TÜRKELLİ DERNEK
    • Gelin bir çay içelim.
    • TÜRKELLİ DERNEK
    • Destekleyin büyüyelim.
    • TÜRKELLİ DERNEK
    • Gücümüze güç katalım.
 
Aidat Borcu Sorgulama
Site Haritası
Üyelik Girişi
FACEBOOK SAYFAMIZ
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam31
Toplam Ziyaret525564

BELDEMİZDEN ANEKTODLAR

BU BÖLÜMDE BELDEMİZDE YAŞANMIŞ OLAYLAR ANLATILACAKTIR. KATKILARINIZI BEKLİYORUZ.

MEHMET ALİ HOCAMIN ANISINA

Ortaokul yıllarımızdı, Mehmet Ali İpek Hocamız bizim beden eğitimi dersimize giriyordu. 19 Mayıs hazırlıkları yaptığımız bir dönemdi. Bizlere 19 Mayıs gösterileri kapsamında yapmamız gereken hareketler verilmişti. Sınıfa beden eğitimi notlarını bu hareketlerden vereceğini söyledi. Bir gün bizi beden eğitimi yapmak üzere şu andaki belediye binamızın bulunduğu yere getirdi. O zamanlar oranın bir kısmı çimenlik bir kısmı da (mezarlık dediğimiz alan) çortluktu.   

Çimenli düz bir yerde sınıftaki arkadaşları numara sırasına göre vermiş olduğu hareketleri yapmasını istedi. Hareketler yapılmaya başlandı. Her yapılan hareketlerden sonra 1,  2,  3 ya da 4 diyor, sonraki gelsin diye sesleniyordu. 10 üzerinden aldığımız bu notlar nedense 5 ve yukarısı olmuyordu. O sıralar sınıfımızda Ali Bektaş, Ali Yılmaz, Ahmet Taş’la birlikte ben sınıfın en çalışkanları olduğumuzdan notlarımızı yarıştırıyorduk. Hiç birimizin de zayıfı olmadığı gibi dersteki notlarımız da 7 ve yukarısı idi.  

Mehmet Ali hocamız her birimizi öyle bir alıştırdı ki hiç birimiz iyi not alamayacaktık. Hareket sırası gelen arkadaş iyi de yapsa kötü de yapsa koro halinde sağdan soldan tahminde bulunuyorduk. 1.2,3.4  diye ve hocamız da bu notlardan birini veriyordu. Sınıfın son numarası bende idi. Vermiş olduğu hareketi diğer arkadaşlar gibi ben de yaptım. Çenber halinde bulunan öğrenci arkadaşlarım tahminlerini yine söylemeye başladı.  3, 4 

Hocamız ne desin,

-         ne üç dördü  7 veriyorum.

-         arkadaşlar itiraz ettiler ama sonuç değişmemişti. 

Beni ayrıcalıklı olmama neden olan bu olay beni çok mutlu etmişti. Ne de olsa zayıf almayan tek öğrenci olmuştum.  

Hocam seni rahmetle anıyorum. Nurlar içinde yat. Mekanın Cennet olsun.

 Salih Zeki Uzunboy

ÇAKAL.

Teravih namazına gitmiştik. Namaz sonrası Ganburun Ali o sıralar caminin karşısında PTT acenteliği yapıyordu.  Sahur vaktine kadar orada insanlar oturur çay içer sohbet eder, çıngıla oynarlardı. 

Aybattı mahallesi köyün  en sapa mahallelerinden biri olduğu için belli saatten sonra mahalleye gitmek ürkütücü oluyordu. Hele hele çocukluğumuzda büyükl...erimizin ecünnü hikayeleri anlatarak biz küçüklerin beynine korku salmışlardı. Cami kaşından her geçişimizde karşımıza ecünnü çıkmasın diye bildiğimiz bütün duaları okurduk. 

Bir gün biz de cıngıla oynamak için takıldık. Gecenin geç saatlerine kadar oynadık daha sonra gitmeye karar verdim ancak aybattı mahallesinden bir tek imamın Aslan kalmıştı. Onu ikna etmeye çalıştım gelmek istemedi bir el daha bir el daha derken gitmeye karar verdim. Bir taraftan da yalnız gitmek istemiyordum arkadaşımı orada bırakıp gitme niyetinde değildim. Sonunda blöf yapıp dışarı çıktım geliyorsan gel gelmiyorsan ben gidiyorum dedim. Çıktıktan bir süre yürüdüm durdum gelen yoktu biraz daha bekledim ses gelmeye başladı

-Ara Zeki nerdesin, geliyum beklesene,

diye çağırdı. Ben de “şuna bir oyun oynayayım da bir daha benle gelince, benle gitmesini bilsin” dedim.  Daha hızlı yürüyerek şimdiki düğün yapılan yere kadar geldim. Orada Aslan  yaklaşana kadar biraz dinlendim ama ona cevap vermiyordum.  Yaklaştığını hissedince o zamanki muhtarımız rahmetli Dimmistarın Mustafa’nın evinin arkasına kadar gittim ve yine yaklaşmasını bekledim. Aslan yine yaklaşmaya başlamıştı. Ben sinsice plan hazırlamaya ve Aslanı korkutmaya karar vermiştim. Muhtarın evinin arkasında cami kaşı yolunun üstü meytu gilin alt kısmı da gayu gilin fındık bahçesi vardı ilerlemeye başladım yol, ıssıs ürkütücü ve sessizlik hakimdi. Tam aranan ortamdı adeta. Muhtarın evinden yaklaşık 50 metre daha giderek meytu gil, gayu gil ve alefendi gil in sınır noktası olan yol kösesine saklandım, aslan yine sesleniyodu

            -Ara Zeki beklesene geliyum iste

            -Ses versene nerdesin?

Ben de saklandığım yerden o karanlıkta üzerine mi atlasam yoksa çakal gibi mi huykursam diye düşünürken çakal gibi bağırarak ortaya çıkmaya karar verdim. Bunları içinden geçirirken biraz gülüyor biraz da endişe ediyordum. Ya çok kötü korkar da bişey olursa bunları düşünürken Aslan’ın bana 20 metre kadar yaklaştığını gördüm. Yaklaştı,,,,  yaklaştı,,,,   yaklaştı…. Derin bir nefes alarak çakal gibi bağıracaktım ki bir de ne olsun aliefendi gillerin yerinden yaklaşık 10 civarında çakallar koro halinde bağırmaya başlamasınlar mı?

Bulunduğum yerden tabana kuvvet öyle bir koştum ki ben muhtarın evinin arkasına, Aslan da düğün alnına kadar koşmuştu. Rahmetli olan emirosmanın Emin amca evin penceresinden kafasını dışarı çıkarmış bir taraftan sigarasını çekiyor bir tarafdan gülerek noldu ara diye sesleniyordu.

 

Şu Allahın hikmetine bir bakın ben Aslan’ı çakal sesi ile korkutmak isterken gerçek çakal ikimizi birden korkutmuştu.

Bu anı 1976-78 yılları arasında gerçekleşmiştir.

02.06,2011

Yazan: Salih Zeki UZUNBOY

 

İNCİR AĞACI;

Eylül ayının ilk haftasıydı. Hava sıcaktı. Beş arkadaş Cin Gölünden yüzmeden geliyoduk. Fındık bahçesiden patika yoldan eve yollanmıştık. Gebelli mahallesi muhitindeydik. :) Yolda ilerlerken bi baktık kocaman bir incir ağacı, incirlerde ye beni diye dallarında görücüye çıkmıştı. İncir ağacı mahallleye uzak bir fındık bahçesindeydi. Bizde acıkmanın verdiği iştahla incir ağacına cümbür cömehat tırmandık. Herkes bir dala çıktı. İncirleri iştahla mideye indirirken, incir ağacında anormal bir şeyler olmaya başladı. Tutunduğumuz dallar bizi taşıyamaz duruma geldi dalla bereber aşağı eğilmeye başladık. Eyvah dal kırılcak diye telaş içersine girdik. Ama dal kırılmadı. İncir ağacı bizim ağırlığımıza fazla dayanamıyarak  köküyle bizi yere savurdu. Koskoca incir ağacını yere yıkmıştık. Şaşkınlık ve korku içinde hiç birimize bişe olmadan dalların arasından doğrulduk. Yakın bi yerden bir kadının bize bağıra çağıra yaklaştığını farkettik. Ve her birimiz Çil yavrusu gibi dere yönüne aşağı kaçıştık.:))

 Bu hadise 25 sene evvel cereyan etmiştir... saygılar... :)

28.05.2011

Yazan; Erhan AKSOY

Takvim
Saat
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar35.037435.1778
Euro36.390736.5365
Hava Durumu
SON DAKİKA

REKLAM

TARİHTE BUGÜN
Tarihte Bugün
radyo sitene ekle